Kalpteki Kabuk

Kalpteki Kabuk

'Hiçbir şeyin içimde kalmamasını, tüm çılgınlıkları ve tüm güzellikleri tadında yaşamayı isterdim.'


Yıllarca "savaşın" en kritik virajlarında arka arkaya sistematik şekilde ağır yaralar aldım. Ağır ağır yaralandım. Sonra yaralar kabuk bağlasa da asla iyileşmedi. Çünkü çevremdeki insanların yaralarımın kabuğunu kaldırmak birinci tercihleri oldu. Yani yarayı deşen çok oldu. Bakmayın işte, zamanında konuşamadığımdan, konuşmaya çalıştığımda ise susturulduğumdan ötürü şimdi de yaralar iyileşmiyor. Ne yazık ki bu savaşta düşmanlarım ile tek başıma mücadele ettim. Hep deriz ya "şimdiki aklım olsa öyle yapmaz, böyle yapardım." diye. Evet, şimdiki aklım olsa o dönem asla susmaz, ikinci savaşı başlatıp adalet önünde hesaplar sorardım. Mahkeme salonlarının koridorlarında kazanmanın verdiği haz ile dimdik yürürdüm. Şimdi ise ‘zaman aşımı’ denen duruma takıldım. Küçük bedenimi öyle korkuyla kapladılar ki, susmanın en güzel yol olduğu tercihini canım acıya acıya seçmek zorunda kaldım ... Şimdi ise hayata, daha da farklı gözler ile bakıyorum. Dürüst olmak gerekirse bazen diyorum ki, keşke beni farklı gözler ile hayata bakmak zorunda bırakmasalardı . O korkulu bakmayan gözlerle görebileceğim her şeyi görmek ister, tadabileceğim her şeyin tadına bakardım. Kalbimdeki kabuklarla değil dizimdeki kabuklarla büyümeyi dilerdim. Çocukluğumu gençliğimi deli dolu yaşamayı isterdim. Hiçbir şeyin içimde kalmamasını, tüm çılgınlıkları ve tüm güzellikleri tadında yaşamayı isterdim. Ama artık yaşadığım savaşın bana kattığı tecrübeleri cebime koyarak adımlarımı daha emin atarak yaşamayı seviyorum. Yaşıtlarım ile eskiden olduğu gibi şimdi de frekanslarımız tutmaz. Çünkü üzerimde, yaşadığım tecrübelerin olgunluğu duruyor. Yaşıtlarımın düşünceleri geriden geliyor. Olgunluk kaftanını küçük yaşta üzerime giydiğim için onlara göre hayata daha geniş açıdan bakıyorum. Bazen onlar beni yanlarında istemediği oluyor, onlara da kızmıyorum aksine hak veriyorum ; ânı yaşamaktan ziyade geleceğe odaklanan birini yanlarında istemiyorlar. Hatırlıyorum da, ben küçüklüğümde de yaşça büyük insanlar ile
oturup muhabbet ederdim. Şimdi bile benden büyük insanlarla arkadaşlık edebiliyorum. Çünkü benim bakış açıma göre bir hayata bakış açıları var. Gerçi bir an düşündüm de, belki de benden büyük yaştaki insanlardan ziyade, benim gibi olgun insanlar ile daha iyi frekanslarım uyuşuyor demem daha doğru olabilir. Olgun her insanın hayatta verdiği bir savaşı olmuştur. Savaşmayan hiçbir insan olgunluğa erişemez. İnsanların muhabbetine muhabbet katmayı, onların da benim muhabbetime muhabbet katmalarını isterim. Kendimle daima savaş halinde olan biri olarak savaşmaktan ziyade artık sevilmeyi bekliyorum...
 

Aylinin Dünyası

Aylinin Dünyası

Aylinin Dünyası

Aylinin dünyası hakkında yazı